Bu kitap yaşanmak için yazıldı: Süper Beynin Sırları

Dün Süper Beynin Sırları kitabının tanıtım lansmanındaydım. Sıradan bir lansmandan çok ferdî ihtilal sırlarını nasıl yaşayacağımızın uygulamalı öğretimiydi. Kurduğumuz cümleler, takındığımız hal beynimizi nasıl etkiliyor, sanırım en çok bunu fark ettik. Yeniden de insan pek çok şeye inanmakta zahmet çekiyor alışılmış. Yanına çağırdığı isimlerden biri olana kadar bana da inanmak hayli güç geldi. Zira Banu Hanım, fizikî ve ruhsal ağrılarımızdan, dertlerimizden, üzüntülerimizden, pek çok şeyden kurtulmanın anahtarının bizde olduğunu uygulamalı olarak tüm doğallığıyla anlatıyordu oysa…

Banu Gökcül ile bir röportaj yapacağız, kendisine çok sorum var; lakin evvel dünden aldığım birkaç notu paylaşmak istiyorum sizlerle…

OLANI OLDUĞU ÜZERE GÖR

Bu cümleyi, kendisine “Peki siz bu iyileşmeye/iyiye yönelen hali kendinizde birinci ne vakit keşfettiniz?” diye sorduğumda kurdu Banu Hanım. Önyargılarımızdan sıyrılıp bilinçaltımızdan uzaklaşarak, olanı olduğu üzere görmeliydi zira diye yaklaştı bu soruma.

Kendi cümlelerimle aktaracağım şöyle bir örnek verdi: Artık sana bakıyorum Damla. Evvelce tanıdığım bir arkadaşıma o denli çok benziyorsun ki! İşte daima böyledir. Farkında olarak ya da olmayarak bunu daima yaparız. Biriyle ya da bir durumla karşılaştığımızda onu daima daha evvel yaşadığımız bir şeyle bağdaştırarak hayatımıza alırız ya da almayız. Bak artık, şu sana benzeyen arkadaşım, şayet onu seviyorsam seni de çabucak sevebilirim; ancak şayet bir sebepten onu sevmiyorsam, bu sana da yaklaşımımı olumsuz etkileyecektir. Halbuki ben seni birinci kere görüyorum ve seni olduğun üzere görmeliyim.

“Yeni tanıştığınız beşere karşı bir şey hissetmiyorsanız, o şahsa benzeyen biriyle daha evvel karşılaşmamışsınız demektir.”

KENDİNİ HÜR BIRAK

İlgimi çeken bahislerden biri de, sıkılmış hallerimiz üzerine yaptığımız konuşmaydı. Banu Hanım, bize “Sıkıldınız mı?” diye sordu. Sonra da kendimizi sıkıp sıkmadığımızı fark etmemizi sağlayarak şunları söyledi:

“İnsan bedeninde 3 yeri sıkıyorsa, sıkılıyordur: Çene, omuz ve kalça. Kendinizi sıktığınızda çabucak derin bir nefes alın ve şu anda olduğunuzu fark edin. Sonra da lisanını damağının art tarafında yumuşak bölgeye bastırın. Böylelikle daha rahatlamış hissedeceksiniz.”

İHTİYAÇ ANINDA FERMUARI ÇEKİN

Bir küçük uygulama ile edindim bu bilgiyi. Şayet topluluk önünde bir sunum, bir konuşma yapacaksanız ya da daha özele indirgemek gerekirse bir buluşmaya hazırlanıyorsanız ve çok gerginseniz, o halde fermuarı çekin. Hangi fermuar mı? Nasıl mı?

Şöyle ki, bacak ortasından çenemize kadar bir fermuar olduğunu hayal edin ve o fermuarı 3 kere kapatma hareketini tekrarlayın. Evet, çok farklı; fakat kendinizi daha inançta hissetmeye başlayacaksınız.

Şimdilik notlarımdan aktaracaklarım bu türlü. En kısa vakitte röportaj ile Banu Hanım’dan kitabının içeriği ile daha ayrıntılı bilgiler edineceğim.

SÜPER BEYNİN SIRLARI

Kitabın tanıtım yazısından alınmış birkaç yorumu da şuraya bırakayım:

“Keşke bu kitap 30 yıl evvel yazılmış ve elime geçmiş olsaydı. O vakit özgürlüğü ve memnunluğu çok daha evvel yakalama bahtına sahip olabilirdim.”

(Prof. Dr. Deniz Gökçe, Ekonomist Boğaziçi Üniversitesi)

“Bazı kitaplar okunmak, kimileri ise yaşanmak için yazılmıştır. Harika Beynin Sırları kitabını herkesin ömrünün modülü haline getirmesini ve ömrüne uyarlamasını diliyorum. Bu sayede o daima özlediğimiz, “daha âlâ bir hayat” ve “daha düzgün bir dünya” isteğine gerçek büyük bir adım atmış olacağız.”

(Prof. Dr. Sinan Canan, Neuroscientist Üsküdar Üniversitesi)